AROMATİK L-AMİNO ASİT DEKARBOKSİLAZ (AADC) EKSİKLİĞİ

Aromatik L-Amino Asit Dekarboksilaz (AADC) eksikliği, çok nadir görülen genetik bir metabolizma bozukluğudur. Bu hastalıkta serotonin ve dopamin gibi önemli nörotransmitterlerin üretimi azalır. Sinir sistemi işlevleri için gerekli bu kimyasalların eksikliği, hareket, davranış ve vücut kontrolünde sorunlara yol açar. Hastalık, dünya genelinde 100.000 ila 500.000 doğumda 1 görülür ve oldukça nadirdir.

AADC eksikliği, DDC (Dopa Decarboxylase) genindeki mutasyonlardan kaynaklanır. Bu gen, dopamin ve serotoninin üretiminden sorumlu olan AADC enziminin düzgün çalışmasını sağlar. Anne ve babadan alınan genetik mutasyonlar (otozomal resesif kalıtım) nedeniyle bu enzimde eksiklik oluşur ve nörotransmitter seviyelerinde ciddi bir düşüş yaşanır.

Klinik Bulgular:

Hastalık genellikle yaşamın ilk aylarında belirtiler gösterir. Başlıca belirtiler:

  • Hipotoni (kas zayıflığı): Bebeklerin baş kontrolünde zorluk yaşaması ve kaslarının gevşek olması.
  • Hareket bozuklukları: İstemsiz kas hareketleri, distoni (kas sertliği) ve okülojirik krizler (gözlerin kontrolsüz yukarı doğru hareketi).
  • Gelişimsel gerilik: Fiziksel ve zihinsel gelişimde gecikmeler.
  • Otonom sinir sistemi problemleri: Aşırı terleme, vücut ısısı kontrolünde bozukluk ve nazal konjesyon (burun tıkanıklığı).
  • Uyku sorunları ve irritabilite: Uykusuzluk ve huzursuzluk.

Tanısı Nasıl Konur?
AADC eksikliği tanısı şu yöntemlerle konulur:

  1. Biyokimyasal analizler: Beyin-omurilik sıvısında ve kanda serotonin ve dopamin öncüllerinin seviyelerinin incelenmesi.
  2. Genetik testler: DDC genindeki mutasyonların tespit edilmesi.
  3. Enzim aktivitesi testi: Kandaki AADC enzim düzeylerinin ölçümü.

Tedavi:
Tedavi hastanın durumuna göre planlanır:

  1. Farmakolojik tedavi:
    • Vitamin B6 desteği: Enzimin çalışmasını destekler.
    • Dopamin agonistleri: Hareket bozukluklarını azaltabilir.
    • Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI): Dopamin ve serotoninin parçalanmasını önler.
  2. Semptomatik tedavi:
    • Fizyoterapi, konuşma terapisi ve uygun beslenme desteği sağlanır.
    • Uyku bozuklukları için melatonin kullanılabilir.
  3. Gen Tedavisi:
    • AADC eksikliğinde gen tedavisi büyük bir umut kaynağıdır. 2022 yılında Avrupa İlaç Ajansı (EMA) tarafından onaylanan Eladocagene exuparvovec (Upstaza) adlı ilaç, eksik enzimi üreten DDC genini doğrudan hastanın beynine taşıyan bir tedavi olarak kullanılmaya başlanmıştır.
    • Bu tedavi, erken dönemde uygulandığında hareket bozukluklarını düzeltme ve gelişimi destekleme açısından oldukça etkili bulunmuştur.

AADC eksikliği erken tanı ve multidisipliner bir yaklaşımla yönetilebilen bir hastalıktır. Hastalığın belirtilerini hafifletmek ve yaşam kalitesini artırmak için düzenli takip, destekleyici tedaviler ve yenilikçi gen tedavisi yaklaşımları oldukça umut vericidir. Özellikle Upstaza gibi gen tedavileri, bu nadir hastalıkla mücadelede yeni bir dönem başlatmıştır.

Aromatik L-Amino Asit Dekarboksilaz (AADC) eksikliği tanı, tedavi ve takibi için merkezimize başvurabilirsiniz. Merkez bilgilerimiz için tıklayınız.

Bu konu hakkında bize soru sorabilirisiniz.

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: image.png
Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: ekran-resmi-2024-10-25-11.42.43-1.png

HİPERTRİGLİSERİDEMİ (TRİGLİSERİT YÜKSEKLİĞİ)

Hipertrigliseridemi, kandaki trigliserit seviyesinin yüksek olması durumudur. Bu durum, genetik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonuna bağlı olabilir ve pankreatit (pankreasın iltihaplanması) gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Nedenleri

  • Genetik Faktörler: Ailevi hiperlipidemi ve lipoprotein lipaz (LPL) eksikliği gibi genetik bozukluklar trigliserit seviyelerini artırabilir.
  • Beslenme Alışkanlıkları: Yüksek şeker ve doymuş yağ içeren diyetler trigliserit seviyelerini yükseltebilir.
  • Obezite: Fazla kilo, trigliserit seviyelerinin artmasına katkıda bulunur.
  • Alkol Tüketimi: Aşırı alkol alımı trigliserit üretimini artırabilir.
  • Diyabet ve Metabolik Sendrom: Kontrolsüz diyabet ve metabolik sendrom trigliserit yüksekliği ile ilişkilidir.
  • Tiroid Problemleri: Hipotiroidi gibi tiroid bezinin az çalıştığı durumlar trigliserit seviyelerini etkileyebilir.

Belirtiler

Hipertrigliseridemi genellikle belirti vermez; ancak trigliserit seviyeleri çok yüksek olduğunda şunlar görülebilir:

  • Pankreatit: Şiddetli karın ağrısı, bulantı ve kusma ile karakterizedir.
  • Ksantomlar: Cilt altında sarımsı yağ birikintileri oluşabilir.
  • Hepatosplenomegali: Karaciğer ve dalak büyümesi meydana gelebilir.

Tip I Hiperlipoproteinemi (Şilomikronemi Sendromu)

  • Neden: Lipoprotein lipaz (LPL) eksikliği, ApoC-II eksikliği veya Apolipoprotein AV gibi genetik bozukluklar.
  • Belirtiler: Tekrarlayan pankreatit, deri altında yağ birikimi (ksantomlar), hepatosplenomegali.
  • Tedavi: Yağdan fakir diyet uygulanır; ilaç tedavisi genellikle etkili değildir.

Genetik Nedenler

Bu alt gruplar, farklı genetik hastalıklara dayalı olarak tanımlanır:

  1. Ailesel Lipoprotein Lipaz Eksikliği: Trigliseritlerin kanda birikmesine yol açar.
  2. Ailevi Apolipoprotein C-II Eksikliği: LPL aktivitesini destekleyen ApoC-II’nin eksikliği.
  3. Ailevi Apolipoprotein AV Eksikliği: Trigliserit düzenlenmesini etkiler.
  4. Lipaz Olgunlaşma Faktörü 1 Eksikliği: LPL enziminin işlevini bozarak kombine lipaz eksikliğine neden olur.
  5. GPIHBP1 Eksikliği: Lipoproteinlerin damar duvarlarında metabolize edilmesini engeller.

Acil Tedavi (TG > 1000 mg/dL)

  • Amaç: Pankreatit riskini azaltmak.
  • Tedavi Yöntemleri:
    • Yağsız Diyet: Trigliserit seviyelerini düşürmek için düşük yağ içerikli beslenme uygulanır.
    • Trigliseridi Düşüren İlaçlar: Fibratlar ve omega-3 yağ asitleri sıklıkla kullanılır.
    • İntravenöz Tedaviler: İntravenöz insülin veya heparin tedavisi ile pankreatit riski azaltılır.

Uzun Vadeli Yönetim

  1. Yaşam Tarzı Değişiklikleri:
    • Az yağlı, düşük şekerli, yüksek lifli bir diyet önerilir.
    • Düzenli egzersiz yapılması önerilir.
    • Alkol ve sigara kullanımından kaçınılmalıdır.
  2. İlaç Tedavisi:
    • Fibratlar, omega-3 yağ asitleri gibi trigliseridi düşüren ilaçlar kullanılır.
    • Gerekli durumlarda statinlerle kombine tedavi uygulanabilir.
  3. Genetik Bozukluklarda: Hastanın genetik özelliklerine uygun tedavi stratejileri uygulanır.
  4. Düzenli Kontroller: Kan lipid seviyeleri düzenli olarak takip edilmelidir.

Hipertrigliseridemi tanı, tedavi ve takibi için merkezimize başvurabilirsiniz. Merkez bilgilerimiz için tıklayınız.

Bu konu hakkında bize soru sorabilirisiniz.

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: image.png
Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: ekran-resmi-2024-10-25-11.42.43-1.png

GLİKOJEN DEPO HASTALIĞI TİP 1 (VON GİERKE HASTALIĞI)

Glikojen Depo Hastalığı Tip 1 (GDH Tip 1), çocukların enerji dengesini sağlamasını zorlaştıran nadir bir genetik hastalıktır. Bu hastalıkta karaciğer, böbrek ve bağırsak gibi organlarda enerji için gereken şekeri serbest bırakmayı sağlayan bazı enzimler düzgün çalışmaz. Bunun sonucunda kandaki şeker seviyesi çok düşebilir (hipoglisemi) ve bazı organlarda glikojen birikimi görülebilir.

Hastalık Tipleri: GDH Tip 1a ve GDH Tip 1b
GDH Tip 1, iki alt tipe ayrılır:

  1. GDH Tip 1a:
    • Bu tip, glukoz-6-fosfataz enziminin eksikliğinden kaynaklanır.
    • Nedeni, G6PC genindeki bir mutasyondur. Türkiye’deki hastalarda sık görülen mutasyonlardan biri c.247C>T (R83C) mutasyonudur.
    • GDH Tip 1a, GDH Tip 1’in yaklaşık %80’ini oluşturur.
  2. GDH Tip 1b:
    • Bu tip, glukozun hücre içindeki mikrozomal membranlardan taşınmasını sağlayan glukoz-6-fosfat translokaz enziminin eksikliğinden kaynaklanır.
    • Nedeni, SLC37A4 genindeki mutasyonlardır.
    • GDH Tip 1b, daha nadir görülür ve Tip 1a’dan farklı olarak bağışıklık sistemi ile ilgili sorunlar (nötropeni ve enfeksiyonlar) daha belirgindir.

Hastalık Nasıl Kalıtılır?
GDH Tip 1, otozomal resesif şekilde kalıtılan genetik bir hastalıktır. Bu ne anlama gelir?

  • Çocuk, hastalıkla ilgili genin hatalı birer kopyasını hem anneden hem de babadan alırsa hastalık ortaya çıkar.
  • Anne ve babada genin yalnızca birer hatalı kopyası varsa taşıyıcı olurlar ve genellikle herhangi bir belirti göstermezler.
  • Ailede bu hastalığın başka bireylerde de görülmesi durumunda genetik danışmanlık alınması önerilir. Bu danışmanlık, hastalığın risklerini ve taşıyıcılık durumunu anlamada yardımcı olur.

Belirtiler Nelerdir?
Hastalık genellikle bebeklik döneminde başlar. En yaygın belirtiler:

  • Karında şişlik (karaciğer büyümesi nedeniyle)
  • Kan şekeri düşüklüğüne bağlı nöbetler (havale)
  • Kanda yağ seviyesinin artması sonucu ciltte küçük yağ birikimleri (ksantomlar)
  • Büyüme geriliği, boy kısalığı ve geç ergenlik
  • Yüzde “taş bebek” görünümü

GDH Tip 1b’ye Özel Belirtiler:

  • Tekrarlayan enfeksiyonlar
  • Bağırsak iltihaplanmaları (örneğin Crohn hastalığına benzer şekilde)
  • Zayıf bağışıklık sistemi nedeniyle sık hastalanma

Hepatik Adenomlar ve Kansere Dönüşüm Riski
Bu hastalıkta karaciğerde adenom adı verilen iyi huylu kitleler gelişebilir. Adenomlar genellikle 10-20 yaş arasında ortaya çıkar ve çoğu zaman sorun yaratmaz. Ancak, iyi kontrol edilemeyen hastalarda adenomlar nadiren kansere (karaciğer kanseri) dönüşebilir.
Bu durumlarda karaciğer nakli gerekebilir. Karaciğer nakli hem kansere dönüşümü önlemek hem de hastalığın metabolik kontrolünü sağlamak için bir tedavi seçeneği olabilir.

Düzenli kontroller ve iyi bir metabolik kontrolle adenomların kansere dönüşme riski en aza indirilebilir. Adenomları takip etmek için düzenli olarak kan testleri (alfa-fetoprotein gibi) ve görüntüleme (ultrason, MR gibi) yapılmalıdır.

Hastalık Nasıl Kontrol Edilir?
GDH Tip 1’in tedavisindeki en önemli unsur diyet ve düzenli takiptir:

  1. Sık Beslenme: Çocuğunuzun kan şekerini dengede tutmak için en fazla 3-4 saatte bir beslenmesi gerekir. Gece boyunca tüple beslenme gerekebilir.
  2. Özel Besinler: Laktoz, fruktoz ve sükroz gibi şekerleri içermeyen özel mamalar ve çiğ mısır nişastası kullanılır.
  3. Ek Takviyeler: Kalsiyum, D vitamini ve bazı durumlarda başka ilaçlar gerekebilir.
  4. Kan Şekeri Kontrolü: Kan şekeri düzeyi 70 mg/dL’nin üzerinde tutulmalıdır.

GDH Tip 1b’ye Özel Tedaviler:

  • Nötropeni (düşük bağışıklık hücre sayısı) tedavisi için bazı ilaçlar (ör. G-CSF, empagliflozin) kullanılabilir.

Olası Komplikasyonlar

  • Karaciğerde adenomlar gelişebilir. Adenomların kansere dönüşme ihtimali vardır, bu nedenle düzenli takip çok önemlidir.
  • Uzun vadede böbrek yetmezliği, kemik zayıflığı (osteoporoz) veya büyüme sorunları görülebilir.
  • GDH Tip 1b’de enfeksiyon ve bağırsak sorunları daha sık görülebilir.

Acil Durumlar için Ne Yapılmalı?
Eğer çocuğunuzun kan şekeri düşerse:

  • Hızlıca doktorun önerdiği glikoz içeren bir sıvı verin.
  • Şiddetli durumlarda zaman kaybetmeden hastaneye başvurun.

Bu hastalıkla yaşamak düzenli takip ve özen gerektirir. Diyet tedavisine dikkat etmek ve doktor kontrollerini aksatmamak, çocuğunuzun sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlayabilir. Ayrıca, genetik danışmanlık, ailede taşıyıcılık durumunun anlaşılması ve gelecekteki çocuklar için risk değerlendirilmesi açısından önemlidir.

Glikojen depo hastalığı tip 1 tanı, tedavi ve takibi için merkezimize başvurabilirsiniz. Merkez bilgilerimiz için tıklayınız.

Bu konu hakkında bize soru sorabilirisiniz.

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: image.png
Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: ekran-resmi-2024-10-25-11.42.43-1.png

KLASİK GALAKTOZEMİ

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: ekran-resmi-2020-08-07-09.37.15.png

Klasik galaktozemi, galaktoz-1-fosfat üretemeyen veya işleyemeyen bir enzim olan galaktoz-1-fosfat üridiltransferaz (GALT) eksikliği nedeniyle oluşan kalıtsal bir metabolik bozukluktur. Bu durum, galaktozun normal olarak parçalanmasını ve işlenmesini engeller.

Klasik galaktozemi, otozomal resesif bir kalıtım deseni gösterir. Yani, hastalık için etkili bir genin her iki kopyasını taşıyan bireylerde belirtiler ortaya çıkar. Anne ve babanın her ikisi de taşıyıcı ise, her gebelikte çocuklarının klasik galaktozemi geliştirme olasılığı vardır.

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: otozomal-resesif-2.png

Klasik Galaktozemide Klinik Belirtiler:

Yenidoğan döneminde;

Doğumdan hemen sonra sağlıklı görünen bebeğin anne sütü veya formül mama ile beslenmeye başlamasından birkaç gün sonra:

Beslenme güçlüğü kilo kaybı, kusma – ishal ortaya çıkar.

Sarılık, Karaciğer büyüklüğü karaciğer yetmezliği, Zayıf beslenme- yetersiz büyüme, Böbrek etkilenimi, Katarakt görülebilir.

Laboratuvar bulgularında: İdrarda galaktoz atılımı,  kanda sarılık değerlerinde yükseklik, karaciğer testlerinde bozulma görülür.

Yenidoğan döneminden itibaren galaktoz kısıtlaması ile tedavi edilen bebekler, 18-36 aylık döneme kadar sağlıklı bebeklerden ayırt edilemeyebilir, dil ediniminde gecikme ve konuşma problemleri ortaya çıkabilir.

Beyin etkilenimi, Bilişsel bozukluk, öğrenme güçlüğü, okul başarı düşüklüğü, Konuşma, dil ve ses sorunları, Motor bozukluklar, hafıza bozuklukları, sosyal katılım zorlukları, Ortalamanın altında bilişsel süreçler kümesi (dikkat kontrolü, engelleyici kontrol, çalışma belleği, bilişsel esneklik, akıl yürütme, problem çözme ve planlama), Psikiyatrik semptomlar ve duygusal problemler, depresyon, anksiyete, obsesif kompulsif bozukluk ve otizm spektrum bozukluğu, Nörolojik komplikasyonlar (titreme, ataksi, distoni, dismetri ve dizartri) görülebilir.

Klasik galaktozemisi olan kadınlarda gecikmiş puberte, primer amenore, sekonder amenore veya oligomenore ile erken menopoza kadar değişen durum olabileceği, galaktozemili kız hastalarda yumurtalık rezervi için gerekli olan antimüllerian hormonun düşük olduğu, infertilite riskinde ciddi artış olduğu belirtilmiş ancak spontan doğumların da olabileceği rapor edilmiştir.

Erkeklerde testosteron ve inhibin B seviyelerindeki ve sperm sayısındaki hafif azalma, sertoli ve Leydig hücre fonksiyonunda hafif kusurlar olabilir ama ciddi infertiliteye sebep olmaz.

Diğer sistem etkilenimleri

Galaktozemide kemik mineral yoğunluğu normal çocuklara göre daha düşüktür.

Kabızlık ve bulantı normal topluma göre daha fazladır.

Galaktozun diyetle kısıtlanması bu neonatal komplikasyonları çözer ancak erken tanıya ve diyetin erken uygulanmasına rağmen, hastalar beyni ve gonadları etkileyen uzun vadeli komplikasyonlar geliştirmeye devam etmektedir.

Teşhis- Diyet yönetimi

Kırmızı kan hücrelerinde GALT enzim aktivitesi (yok veya önemli ölçüde azalmış) ölçülmeli ve/veya GALT gen analizi ile galaktozemi tanısı doğrulanmalıdır.

Kırmızı kan hücresi GALT enzim aktivitesi %10’un altında olan hastalar   ve/veya GALT geninin her iki allelinde patolojik varyasyonları olanlar  galaktoz kısıtlı diyetle tedavi etmelidir.

Bir bebekte klasik galaktozemiden şüpheleniliyorsa, hastaya derhal galaktoz kısıtlı bir diyete (örn. Soya bazlı, kazein hidrolizat veya elemental formül), tanının doğrulanmasını beklemeden başlanmalıdır.

Galaktozemili hastaların, süt ürünlerinden yalnızca laktoz ve galaktoz kaynaklarını ortadan kaldıran, yaşam boyu galaktoz kısıtlamalı bir diyetle tedavi edilmesi gerekmektedir.

Klasik galaktozemi diyetinde her tür meyve, sebze, baklagil, fermente edilmemiş soya bazlı ürünler, olgun sert peynirler (galaktoz içeriği <25mg/100g) ve gıda katkı maddeleri sodyum veya kalsiyum kazeinata izin verilir.

Tüm fermente soya bazlı ürünlere tipik olarak diyette kullanılan küçük miktarlarda izin verilebilir (Galaktoz açısından daha yüksek olmasına rağmen).

Hem kalsiyum hem de D vitamini, genel popülasyon için yaşa özel şekilde desteklenmelidir ve yıllık diyet değerlendirilmelidir.

Alınmaması gereken gıda ve ilaçlar:

Anne sütü, laktoz içeren tescilli bebek mamaları, inek sütü, süt ürünleri ve kazein veya peynir altı suyu içeren yiyecekler

Laktoz veya galaktoz içeren ilaç preparatları

Özellikle bebeklik döneminde laktoz içeren ilaçlar (tabletler, kapsüller, tatlandırılmış şuruplar).

Genetik Danışmanlık:

Klasik galaktozemi, otozomal resesif bir hastalıktır. Her ikisi de patojenik GALT mutasyonunun taşıyıcısı olan ebeveynler için, etkilenen bir çocuğa sahip olma şansı her gebelikte %25’tir.

Klasik galaktozemi tanı, tedavi ve takibi için merkezimize başvurabilirsiniz. Merkez bilgilerimiz için tıklayınız.

Bu konu hakkında bize soru sorabilirisiniz.

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: image.png
Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: ekran-resmi-2024-10-25-11.42.43-1.png

HEREDİTER FRUKTOZ İNTOLERANSI

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: ekran-resmi-2020-08-07-09.37.40.png

Herediter fruktoz intoleransı (HFI), fruktoz adı verilen bir şekerin işlenmesini engelleyen kalıtsal bir bozukluktur. HFI, fruktoz intoleransı olarak da bilinir ve karaciğerdeki bir enzim olan fruktoz-1-fosfat aldolaz eksikliği nedeniyle ortaya çıkar. Bu eksiklik fruktozun etkili bir şekilde parçalanmasını engeller, fruktoz birikir ve toksik etkilere neden olur.

Herediter fruktoz intoleransı (HFI), otozomal resesif bir kalıtım deseni gösterir. Bu, hastalığın anne ve babadan geçtiği ve bireyin her iki ebeveyninden etkilenen geni taşıması durumunda hastalığın ortaya çıkacağı anlamına gelir.

HFI’ye neden olan genetik mutasyon, fruktoz-1-fosfat aldolaz enziminin etkinliğini etkiler. Bu mutasyon, ALDOB (fruktoz-1-fosfat aldolaz B geni) adı verilen bir genin değişmesiyle oluşur.

HFI’nin belirtileri ve semptomları fruktoz tüketiminin ardından ortaya çıkar. En sık rastlanan belirtiler arasında karın ağrısı, şişkinlik, bulantı, kusma, ishal, zayıflık, halsizlik, solgunluk, hipoglisemi (düşük kan şekeri), büyüme ve gelişme geriliği, sarılık ve karaciğer hasarı yer alır.

Herediter fruktoz intoleransı (HFI) tanısı için aşağıdaki adımlar genellikle izlenir:

  1. Semptomların Değerlendirilmesi: HFI belirtileri genellikle fruktoz içeren yiyeceklerin tüketiminden sonra ortaya çıkar. Bu semptomlar arasında karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal, halsizlik, zayıflık ve büyüme geriliği bulunabilir. Bir doktor, semptomların şiddetini, süresini ve tetikleyici gıdaları değerlendirecektir.
  2. Aile Öyküsü: HFI genetik bir bozukluk olduğundan, ailede benzer semptomları olan veya HFI tanısı konulan kişilerin varlığı önemlidir. Doktor, aile öyküsünü değerlendirerek HFI olasılığını daha da belirleyebilir.
  3. Kan Testleri: HFI tanısının kesinleştirilmesi için kan testleri yapılır. Tipik olarak, fruktoz intoleransı olan bir bireyde, fruktoz yükleme testi veya fruktoz-1-fosfat aldolaz enzim aktivite testi yapılır. Bu testler, fruktoz metabolizmasının etkinliğini değerlendirmeye yardımcı olur.

Fruktoz Yükleme Testi: Bu testte, bireye belirli bir miktarda fruktoz verilir ve kan şekerindeki değişiklikler izlenir. Normalde, fruktoz karaciğerde parçalanır ve kan şekerine dönüşür. HFI olan bireylerde ise fruktoz işlenemez ve kan şekerinde düşüş görülür.

Fruktoz-1-Fosfat Aldolaz Enzim Aktivite Testi: Bu testte, fruktoz-1-fosfat aldolaz enzim aktivitesi ölçülür. HFI olan bireylerde, bu enzim eksik veya işlevsizdir.

Genetik Testler: Tanı kesinleştirilmezse veya kesin bir teşhis için ihtiyaç duyulursa, genetik testler yapılabilir. Genetik testler, HFI’ye neden olan genetik mutasyonları tespit edebilir.

Tedavi:

HFI tedavisi, fruktoz ve sakkaroz (meyve şekeri) içeren gıdalardan kaçınmayı içerir. Hasta ve ailesi, fruktoz içeriği yüksek olan yiyecekleri ve içecekleri tespit etmek ve bunlardan kaçınmak için diyetlerini dikkatlice düzenlemelidir. Hasta genellikle bir diyetisyen veya beslenme uzmanıyla çalışarak, fruktoz içeriği düşük veya fruktoz içermeyen bir diyet planı oluşturur.

Herediter fruktoz intoleransı olan bir birey, yaşam boyu özel bir diyet uygulamalıdır. Tedavi edilmeyen veya tedaviye uyum göstermeyen durumlarda, ciddi komplikasyonlar ortaya çıkabilir, özellikle karaciğer hasarı ve karaciğer yetmezliği gibi durumlar gelişebilir.

Herediter fruktoz intoleransı tanı, tedavi ve takibi için merkezimize başvurabilirsiniz. Merkez bilgilerimiz için tıklayınız.

Bu konu hakkında bize soru sorabilirisiniz.

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: image.png
Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: ekran-resmi-2024-10-25-11.42.43-1.png

AİLESEL HİPERKOLESTEROLEMİ

Ailesel hiperkolesterolemi (AH), kalıtsal bir lipid metabolizma bozukluğudur ve yüksek kolesterol düzeylerine yol açar. AH’nin temel nedeni, vücutta kolesterolü düzenleyen LDL reseptörlerinde bir bozukluk veya eksiklik olmasıdır. Bu durum LDL kolesterolünün yüksek seviyelerde birikmesine ve arterlerde plak oluşumuna yol açarak kalp hastalığı riskini artırır.

AH, genetik bir bozukluktur ve genellikle otozomal dominant yolla aktarılır. Bu, bir ebeveynin etkilenen bir geni taşıdığında, her çocuklarının bu bozukluğu geliştirme olasılığının yüzde 50 olduğu anlamına gelir. AH olan bir bireyin çocuk sahibi olmadan önce genetik danışma alması önerilir.

Fizik Muayene ve Semptomlar:

Doktorunuz, yüksek kolesterol ile ilişkili semptomları ve fizik muayene bulgularını değerlendirecektir. Örneğin, tendonlarda kolesterol birikimi (ksantoma) veya göz kapaklarında kolesterol birikimi (ksantelazma) gibi belirtiler AH’yı düşündürebilir.

Erken Tanı ve Tarama:

AH genellikle semptomlar olmadan ilerleyebilir, bu nedenle erken tanı önemlidir. Aile üyelerinin kolesterol düzeylerini düzenli olarak kontrol ettirmek, erken teşhisi mümkün kılar ve tedaviye başlama fırsatı verir.

Kan Testleri: AH tanısının kesinleştirilmesi için kan testleri yapılır. Tipik olarak, total kolesterol, LDL kolesterol, HDL kolesterol ve trigliserid seviyelerini ölçmek için lipid profili testi yapılır. AH tanısı için LDL kolesterol düzeyleri önemlidir. Yüksek LDL kolesterol düzeyleri, tanıda belirleyici bir faktördür.

Genetik Testler: AH tanısı kesinleştirilmezse veya kesin bir teşhis için ihtiyaç duyulursa, genetik testler yapılabilir. Bu testler, LDL reseptör genindeki veya diğer ilgili genlerdeki mutasyonları tespit edebilir. Genetik testler, ailedeki diğer bireylerin taşıyıcı olup olmadığını belirlemek için de kullanılabilir.

TEDAVİ:

Diyet ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri:

AH olan bireylerin sağlıklı bir diyet benimsemeleri ve yaşam tarzı değişiklikleri yapmaları önemlidir. Doymuş yağ ve trans yağ alımını sınırlamak, lifli gıdaları tercih etmek, düzenli egzersiz yapmak ve ideal vücut ağırlığını korumak, kolesterol düzeylerini kontrol altında tutmaya yardımcı olabilir.

İlaç Tedavisi:

Diyet ve yaşam tarzı değişikliklerine rağmen, kolesterol düzeyleri hala yüksek olan bireyler için ilaç tedavisi düşünülebilir. Statinler, kolesterol sentezini azaltarak LDL kolesterol düzeylerini kontrol etmede etkili olabilir. İlaç tedavisi, bir kardiyolog veya uzman doktor tarafından yönlendirilmelidir.

Ailesel hiperkolesterolemi tanı, tedavi ve takibi için merkezimize başvurabilirsiniz. Merkez bilgilerimiz için tıklayınız.

Bu konu hakkında bize soru sorabilirisiniz.

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: image.png
Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: ekran-resmi-2024-10-25-11.42.43-1.png

BİOTİNİDAZ EKSİKLİĞİ VE SIK SORULAN SORULAR

  • Biotinidaz eksikliği hastalığı geçici midir?

Hastalık genetik geçiş göstermektedir ve ömür boyudur. Tedavi de ömür boyudur.

  • Biotinidaz eksikliği kesin tanısı nasıl konur?

Hastalık öncelikle biotinidaz enzim aktvitesi bakılarak teşhis edilir. Ülkemizde de enzim aktivitesi bakılarak yenidoğanlarda taranmaktadır. Kesin tanı için genetik analiz yapılmalıdır.

  • Biotinidaz eksikliği gebelikte yaşanılan sorunlar (geçirilen enfeksiyon, diyet vs.) sonucu mu ortaya çıkar?

Hayır. Hastalık hem anneden hem de babadan genetik olarak geçer. Gebelikte yaşanılan sorunlar biotinidaz eksikliğine neden olmaz.

  • Farklı zamanlarda hastada bakılan biotinidaz enzim aktivitesi farklılık gösterebilir mi?

Evet. Biotinidaz enzim aktivitesi bir çok faktörden (numunenin uygun saklanmaması, yanlış laboratuvar tekniği, sarılık, kullanılan antibiyotikler) etkilenmektedir. Enzim aktivitesi bu faktörlerden dolayı değişken gelebilir.

  • Tedavide kullanılan biotin vitaminini yan etkisi var mıdır?

Hayır. Biotin suda çözünen bir vitamindir. Yani fazlası idrarla dışarı atılır.

  • Biotin tedavisi ile biotinidaz enzim aktivitesi düzelir mi?

Hayır. Biotin tedavisinin amacı vücutta biotinidaz enziminin çalışmaması sonucu meydana gelen biotin vitamini eksikliğinin yerine konmasıdır. Enzim aktivitesine hiçbir etkisi yoktur.

  • Biotinidaz eksiliği olan hastalar normal insanlardan faklı olarak dikkat etmesi gereken bir şey var mı ?

Hayır. Hastalar biotin tedavilerini düzenli kullandıkça ve takiplerini aksatmadıkça diğer sağlıklı kişiler gibi istediklerini yapabilir, yiyebilir, her türlü tedaviyi rahatlıkla alabilir. Sadece enfeksiyon veya ameliyat gibi metabolizma hızını arttıran durumlar süresince biotin tedavisi dozunu arttırmaları biotin vitamini eksikliğinin önüne geçilmesi için faydalı olabilir.

  • Hastalar biotin tedavisini düzenli kullansa bile düzenli kontrole gelmeli mi?

Evet. Hastalar biotin tedavisi alsalar dahi olası nörolojik bulgular açısından aralıklarla takip edilmeli nörolojik muayene, gelişimsel değerlendirme, göz ve işitme muayeneleri yapılmalıdır. Elde edilen muayene bulgularına göre tedavi dozu düzenlenebilir.

  • Biotin tedavisi kan tahlilleri üzerine etkisi var mıdır?

Evet. Biotin tedavisi altında bazı laboratuvar yöntemleriyle bakılan 25-OH-D vitamini, parathormon düzeyi, tiroid fonksiyon testleri gibi homon tetkiklerinde yanlış düşüklük veya yanlış yükseklik çıkabilmektedir. Hekimlerin ve hastaların bu açıdan farkındalığının olması yanlış tetkik sonuçları ve yanlış tedavilerin önüne geçilmesi için oldukça önemlidir.

  • Aile içinde biotinidaz eksikliği tanısı alan biri olduğunda diğer bireyler de bu hastalık açısından taranmalı mıdır?

Evet. Yenidoğan taraması ile tanı konulan vakalarda aile bireylerinin (anne, baba, kardeşler) biotinidaz eksikliği açısından taranması konusu oldukça önemlidir. Klinik deneyimimiz ülkemizde tarama programının yeni olması ve tarama programı öncesi doğan semptomsuz vakaların aile içinde rastlanılabileceğini göstermektedir. Bu yüzden tarama ile tanı alan vakaların aile taramasının yapılmasının ve tanı alanların semptomları olmasa dahi tedavi başlanmasının önemli olduğu görülmektedir.

Biotinidaz eksikliği tanı, tedavi ve takibi için merkezimize başvurabilirsiniz. Merkez bilgilerimiz için tıklayınız.

Bu konu hakkında bize soru sorabilirisiniz.

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: image.png
Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: ekran-resmi-2024-10-25-11.42.43-1.png

GM2 GANGLOİSİDOZ (TAY SACHS VE SANDHOFF)

3 farklı tipi mevcuttur.

Tay-Sachs hastalığı (B varyant): HEXA geni 15. kromozomdaki mutasyona bağlı.

Sandhoff hastalığı (0 varyant): HEXB genindeki mutasyona bağlı.

GM2 aktivatör protein defekti (AB varyant): GM2 aktivatör protein genindeki (5.kromozomda) mutasyona bağlı ortaya çıkar.

Hastalık hem anneden hem babadan otozomal resesif (çekinik) kalıtılır.

TAY-SACHS

beta-heksozaminidaz alfa- subuniti mutasyonu sonucu Heksozaminidaz A (alfa-beta heterodimer)

SANDHOFF

beta*heksozaminidaz beta- subuniti mutasyonu sonucu Heksozaminidaz A ve B (beta beta homodimer) görülür.

Infantil (bebeklik) form en sık görülen formudur.

Klinik: Bulguların görülme yaşı ile sınıflandırılmaktadır.

İnfantil Form: Olgularda 4-6 aylarda kuvvet kaybı ve kas zayıflığı en erken bulgusudur.

Tipik sese karşı (hiperakuzi) aşırı reaksiyon irkilmek görülür.

Tipik olarak göz muayenesinde ‘’kiraz lekesi’’ görülür.

İlerleyen dönemlerde olgularda körlük oluşur.

İlerleyen dönemlerde eklemlerde sertlik hareket kısıtlılığı, yutma güçlüğü ve nöbetler görülebilir.

Baş büyüklüğü (makrosefali) saptanabilir.

Hastal arın sinir sisteminin aşırı etkilenmesi nedeni ile genellikle vefatlar gıdaların solunum yoluna kaçması (aspirasyon pnömonisine) bağlı gelişir.

Sandhoff hastalığında bu bulguların yanında diğer organlarda etkilenme ile organomegali ve kemik bulguları nadir de olsa görülür.

Geç İnfant (bebeklik) ve Juvenil (çocukluk) Form (B1 Varyant):

Çoğunlukla hekzosaminidaz A enzim eksikliğine bağlı görülür.

2-10 yaşından itibaren bulgular başlar.

Denge, konuşma problemleri, psikomotor kötüleşeme, eklem sertliği ve hareket kısıtlığı ve nöbet izler.

Gözdeki kiraz lekesi bulgusu genellikle görülmez.

Kronik Adult (erişkin) Form:

Farklı bulgularla kendini gösterir.

Denge kas tonusu bozuklukları, kas güçsüzlükleri, psikozis (olguların %30-50’sinde), tekrarlayan depresyon, göz hereketlerinde sorun ile birlikte seyreden bulgular görülür.

Metabolik Yönetim:

GM2 gangliosidoz  katabolizması için GM2 aktivatör protein gerektirmektedir.

Hekzosaminidaz A (alfa-betaheterodimer) GM2 ye bağlanması için GM2 aktivatör proteine ihtiyacı vardır.

Heksozaminidaz B ise hekzosamin içeren diğer diğer glikolipitleri ve glikoproteinleri metabolize eder fakat GM2 gangliosidozu hidrolize etmez.

Tay-Sahcs’da alfa- subuniti defektine bağlı sadece Hekzosaaminidaz A defekti vardır.

Sandhoff’da ise beta- subuniti mutasyonu sonucu Heksozaminidaz A ve B defekti vardır.

GM2 protein aktivatör eksikliğinde enzimler normal işlev görür.

Tüm tiplerde nöronlarda GM2 ganliozid madde birikimi görülür.

GM2 birikimi bebeklik formlarında çok fazla olmakla birlikte çocukluk ve erişkin formlarda nadir görülür.

Sandhoff olgularında ise karaciğerde ve diğer organlarda da birkimi görülür.

Genetik:

HEXA geni, HEXB geninde, GM2 aktivatör protein geninde (5.kromozom)

Tanı:

Tay-Sachs ve Sandhoff hastalığı ayırıcı tanısı lökosit ve fibroblast kültürlerinde enzim tayini ile yapılmaktadır.

Kesin tanı genetik ile konulmaktadır.

GM2 protein aktivatörü eksikliğinde invitro hekzosaminidaz A aktivitesi normaldir.

MRG’da periventriküler beyaz cevherde minimal T2 sinyal artışı görülebilir.

Tedavi:

Kesin bir tedavisi yoktur.

Konvulzyon tedavisi standart tedavi edilmelidir.

Geç başlangıçlı Tay-Sachs formlarında miglustat tedavisi verilebilir. Etkinliği net değildir.

Gen  terapisi deneme aşamasındadır rutin kullanımı henüz yoktur.

Tay Sachs ve Sandhoff tanı, tedavi ve takibi için merkezimize başvurabilirsiniz. Merkez bilgilerimiz için tıklayınız.

Bu konu hakkında bize soru sorabilirisiniz.

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: image.png
Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: ekran-resmi-2024-10-25-11.42.43-1.png

GM1 GANGLİOSİDOZ

Bir tür lizozomal depo hastalığıdır.

Hücre içindeki lizozom adı verilen organellerin içinde çeşitli maddelerin metabolize edilmemesi ve birikmesi sonucu ortaya çıkar.

Otozomal resesif (çekinik) olarak kalıtılır. Hastalık hem anneden hem babadan geçiş gösterir.

Hastalık bulgularının görülme yaşına göre klinik olarak farklılık göstermektedir.

Tipik Erken İnfantil Bbebeklik) Form (Tip1): (enzim aktivitesi %0.1)

Yaşamın ilk bir haftasında bebeklerde kas gücü zayıftır (hipotoniktir).

Hastaların baş kontrolü yoktur. 3-6. Aydan itibaren sinir sistemi gelişimi tamamen durur.

Beslenme güçlüğü ve büyüme gelişme geriliği görülmektedir.

Çoğu bebekte kaba yüz görünümü ve ödem mevcuttur.

Bunun yanında büyük dil, kaba diş etleri, burun kökü basıklığı mevcuttur.

Karaciğer ve dalak büyüklüğü her zaman mevcuttur.

Omurga kemiklerinde eğrilik (skolyoz, kifoz) sık görülür.

Yaşamın bir kaç ay sonrasında göz bebeklerinde titreme (nistagmus) sıklıkla görülür.

%50 olguda göz muayenesinde göz arkasında (retinada) kiraz lekesi görülmektedir.

Zamanla kas gevşekliği yerini eklem sertliğine (spastisite) bırakır.

1 yılın sonunda olgular hızlı nörolojik kötüleşme, konöbet, yutma sorunları ve2 yaş öncesinde de vefat görülür.

Geç infantil (bebeklik) form (tip 2):

12-18.ayda bulgular başlar.

Yürümede güçlük oturma ve ayakta durmakta güçlükle kendini gösterir.

Hızlı ilerleyen ağır el ve bacaklarda kuvvet kaybı görülebilir.

Erken infantil tiplerinde görülen kaba yüz görünümleri (dismorfik bulgular) ve karaciğer büyüklüğü genellikle görülmez.

Görme genellikle etkilenmez.

Kronik geç form (tip 3): (enzim aktivitesi %10)

Çocukluk adölesan veya erişkin dönemde görülebilir.

Konuşma problemleri ve kas tonus problemleri en sık bulgulardır.

Bilişsel bozukluk görülebilir.

Göz bulguları yoktur.

Kemik bulguları beklenmez. Hastalığın ilerleyişi çok yavaştır.

Metabolik Yönetim:

GM-1 gangliosidoz Lizozomal asid -galaktosidaz eksikliği ile meydana gelir.

GM1 gangliosidoz hastalarında dokularda glikoprotein derişye-oligosakaridler, GM1 gangliozid ve keratan sülfat maddeleri birikmektedir.

GM1’de esas birikimi beyin dokusundadır.

İlerleyen dönemlerde böbrek etkilenimi bu hastalarda görülenilmekte, idrarda protein atılımı buna bağlı ödem ve vücutta sıvı birikimi olabilmektedir.

Genetik:

GLB1 (3p21.33) 50’den fazla mutasyon bildirilmiştir.

Fenotip-genotip ilişkisi bildirilmemiştir.

Tanı:

Periferik yaymada lenfositlerde vokuolizasyon kemik iliğinde  köpüksü histiyositler görülür.

İdrarda muopolisakkaris analizinde keratan sülfat atılımı artmıştır.

Esas tanı -galaktosidaz enzim düzeyi tayini ile konur.

Tedavi ve Klinik takip:

Özel tedavi maalesef yoktur.

Substurat redüksiyon tedavisi (miglustat) özellikle adult onset formlarda denenebilir, fakat etkinliği belirgin değildir.

Hastalarda görülen nöbetler için nöbet ilaçları kullanılabilmekte, yatağa bağımlı ve hareket kısıtlılığı nedeni ile fizik tedavi almaları gerekmektedir.

Hastalar maalesef ilerleyen zamanlarda solunum cihazı ile takip edilmekte ve beslenme sorunları nedeni ile tüp ile beslenmeye (Nazogastrik sonda, Perkütan gastrostomi) geçilmektedir.

GM1 gangliosidoz tanı, tedavi ve takibi için merkezimize başvurabilirsiniz. Merkez bilgilerimiz için tıklayınız.

Bu konu hakkında bize soru sorabilirisiniz.

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: image.png
Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: ekran-resmi-2024-10-25-11.42.43-1.png

METAKROMATİK LÖKODİSTROFİ

Klinik: Metakromatik lökodistrofi (MLD) sinir sistemini tutan bir lizozomal depo hastalığıdır.

Hastalık hem anneden hem babadan geçmektedir. Otozomal resesif (çekinik) olarak kalıtılmaktadır.

Geç infantil form (Geç bebeklik formu):

En sık görülen formudur.

Bulgular 1-2 yaşında başlar. Olguların çoğu yürüyebilir. %15’i ise yürüyememektedir.

Hastalar ilk bulgu olarak 14-16. Aylarda yürümede ve sıralama güçlük ve düşme şikayetleri ile gelir.

Fizik muayenede kas zayıflığı (hipotoni), periferal sinir sistemi tutulumuna bağlı reflekslerin alınamaması dikkat çeker.

Zamanla ayağa kalkma ve yürüme hastalarda imkansız hale gelir.

Konuşma güçülüğü, zeka geriliği, körlüğe neden olan göz tutulumları ilerleyen dönemlerde bitkisel yaşam ve vefat gerçekleşir.

Juvenil Form (Çocukluk Formu):

3-14 yaş arasında bulgular başlar okul başarısızlığı, davranış problemleri, algılama bozukluğu görülür.

Yürüme bozuklukları, serebellar ataksinin (dengenin sağlamaması) eşlik ettiği sinir sistemi bulguları görülebilir.

Daha nadir olarak nöbet görülebilir.

Adult Form (Erişkin Form):

İki farklı klinik tipte görülür:

1. Motor bulguların ön planda olduğu, denge, kas tonusunun etkilendiği hasta grubu.

2. Davranış ve psikiyatrik bulgular (şizofreni gibi) ön plandadır. Unutkanlık ve sinir sistemi tutulumu ilerleyen dönemde tabloya eklebilir.

Metabolik Yönetim:

Sulfatidlerin ve diğer sülfatlanmış glikolipitlerin lizozom içinde metabolize edilme sorun vardır.

Arilsülfataz-A enzim eksikliğine bağlı görülür.

Sap-B ile arilsülfataz A birlikte çalışarak etki gösterir. Bu yüzden Sap-B eksikliği de MLD tablosuna neden olabilmektedir.

Sulfatidler MLD hastalarında böbreklerde de birikerek idrardan sülfatid atılımına neden olmaktadır.

Genetik:

80’den fazla mutasyon belirtilmiştir.

ARSA geninde 22q13 kromozomda eksprese olur.

459+1G>A: ağır fenotip

P426L: hafif fenotip

I179S: hafif fenotip

Tanı:

Motor sinir iletim hızı azalmıştır.

Erişkin formlarda ise her zaman sinir iletim hızı etkilenmez.

Beyin MR’ı görüntülemede beyaz cevherdeki görünüm önemlidir. (iki taraflı simetrik değişiklikler T2 ağırlıklı görüntülemede diffüz hiperintens alanlar, T1 ağrılıklı görüntülemede hipointens görünüm mevcuttur.)

Beyincik küçülmesi görülmesi sıktır.

Arilsülfataz A enziminin eksikliğinin gösterilmesi ve ARSA gen mutasyonu saptanması tanıda önemlidir.

İdrar sulfatid düzeyi ölçümü tanı açısından önemli bir tetkiktir.

Sap-B eksikliğinde arilsülfataz A düzeyi normal saptanır. Bu hastalarda Genetik olarak PSAP genine bakılmalıdır.

Tedavi:

Hastalığı tamamen ortadan kaldıran bir tedavi yoktur.

Eklem sertliklerinin tedavisi ve ağrılar için radikülopati yapılabilir.

Bazı hafif etkilenmiş hastalarda kemik iliği nakli uygunlanmıştır. Yavaş progresyon gösteren juvenil ve adult formlarda faydalı olabilir. Kemik iliği naklinin sinir sistemi üzerine etkisi kısıtlıdır.

MLD tanı, tedavi ve takibi için merkezimize başvurabilirsiniz. Merkez bilgilerimiz için tıklayınız.

Bu konu hakkında bize soru sorabilirisiniz.

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: image.png
Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: ekran-resmi-2024-10-25-11.42.43-1.png