BİOTİNİDAZ EKSİKLİĞİ VE SIK SORULAN SORULAR

  • Biotinidaz eksikliği hastalığı geçici midir?

Hastalık genetik geçiş göstermektedir ve ömür boyudur. Tedavi de ömür boyudur.

  • Biotinidaz eksikliği kesin tanısı nasıl konur?

Hastalık öncelikle biotinidaz enzim aktvitesi bakılarak teşhis edilir. Ülkemizde de enzim aktivitesi bakılarak yenidoğanlarda taranmaktadır. Kesin tanı için genetik analiz yapılmalıdır.

  • Biotinidaz eksikliği gebelikte yaşanılan sorunlar (geçirilen enfeksiyon, diyet vs.) sonucu mu ortaya çıkar?

Hayır. Hastalık hem anneden hem de babadan genetik olarak geçer. Gebelikte yaşanılan sorunlar biotinidaz eksikliğine neden olmaz.

  • Farklı zamanlarda hastada bakılan biotinidaz enzim aktivitesi farklılık gösterebilir mi?

Evet. Biotinidaz enzim aktivitesi bir çok faktörden (numunenin uygun saklanmaması, yanlış laboratuvar tekniği, sarılık, kullanılan antibiyotikler) etkilenmektedir. Enzim aktivitesi bu faktörlerden dolayı değişken gelebilir.

  • Tedavide kullanılan biotin vitaminini yan etkisi var mıdır?

Hayır. Biotin suda çözünen bir vitamindir. Yani fazlası idrarla dışarı atılır.

  • Biotin tedavisi ile biotinidaz enzim aktivitesi düzelir mi?

Hayır. Biotin tedavisinin amacı vücutta biotinidaz enziminin çalışmaması sonucu meydana gelen biotin vitamini eksikliğinin yerine konmasıdır. Enzim aktivitesine hiçbir etkisi yoktur.

  • Biotinidaz eksiliği olan hastalar normal insanlardan faklı olarak dikkat etmesi gereken bir şey var mı ?

Hayır. Hastalar biotin tedavilerini düzenli kullandıkça ve takiplerini aksatmadıkça diğer sağlıklı kişiler gibi istediklerini yapabilir, yiyebilir, her türlü tedaviyi rahatlıkla alabilir. Sadece enfeksiyon veya ameliyat gibi metabolizma hızını arttıran durumlar süresince biotin tedavisi dozunu arttırmaları biotin vitamini eksikliğinin önüne geçilmesi için faydalı olabilir.

  • Hastalar biotin tedavisini düzenli kullansa bile düzenli kontrole gelmeli mi?

Evet. Hastalar biotin tedavisi alsalar dahi olası nörolojik bulgular açısından aralıklarla takip edilmeli nörolojik muayene, gelişimsel değerlendirme, göz ve işitme muayeneleri yapılmalıdır. Elde edilen muayene bulgularına göre tedavi dozu düzenlenebilir.

  • Biotin tedavisi kan tahlilleri üzerine etkisi var mıdır?

Evet. Biotin tedavisi altında bazı laboratuvar yöntemleriyle bakılan 25-OH-D vitamini, parathormon düzeyi, tiroid fonksiyon testleri gibi homon tetkiklerinde yanlış düşüklük veya yanlış yükseklik çıkabilmektedir. Hekimlerin ve hastaların bu açıdan farkındalığının olması yanlış tetkik sonuçları ve yanlış tedavilerin önüne geçilmesi için oldukça önemlidir.

  • Aile içinde biotinidaz eksikliği tanısı alan biri olduğunda diğer bireyler de bu hastalık açısından taranmalı mıdır?

Evet. Yenidoğan taraması ile tanı konulan vakalarda aile bireylerinin (anne, baba, kardeşler) biotinidaz eksikliği açısından taranması konusu oldukça önemlidir. Klinik deneyimimiz ülkemizde tarama programının yeni olması ve tarama programı öncesi doğan semptomsuz vakaların aile içinde rastlanılabileceğini göstermektedir. Bu yüzden tarama ile tanı alan vakaların aile taramasının yapılmasının ve tanı alanların semptomları olmasa dahi tedavi başlanmasının önemli olduğu görülmektedir.

Biotinidaz eksikliği tanı, tedavi ve takibi için merkezimize başvurabilirsiniz. Merkez bilgilerimiz için tıklayınız.

Bu konu hakkında bize soru sorabilirisiniz.

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: image.png

ÇOCUK METABOLİMZA MERKEZLERİ LİSTESİ

  • ADANA Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi
  • ANKARA Hacettepe Üniversitesi İhsan Doğramacı Çocuk Hastanesi
  • ANKARA Gazi Üniversitesi Hastanesi
  • ANKARA Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü Çocuk Hastanesi
  • ANKARA Başkent Üniversitesi
  • ANKARA Ankara Şehir Hastanesi
  • ANKARA Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  • ANTALYA Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi
  • ANTALYA Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  • AYDIN Adnan Menderes Üniversitesi
  • BURSA Uludağ Üniversitesi
  • BURSA Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  • DİYARBAKIR Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi
  • ELAZIĞ Fırat Üniversitesi
  • ERZURUM Erzurum Bölge Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
  • ESKİŞEHİR Osmangazi Üniversitesi Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi
  • GAZİANTEP Gaziantep Cengiz Gökçek Kadın, Doğum ve Çocuk Hastanesi
  • İSTANBUL İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi
  • İSTANBUL İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
  • İSTANBUL Çam Ve Sakura Şehir Hastanesi
  • İSTANBUL Bezmi Alem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi
  • İSTANBUL Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  • İSTANBUL Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  • İSTANBUL Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi
  • İSTANBUL Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  • İSTANBUL Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi
  • İSTANBUL Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesi
  • İZMİR Dokuz Eylül Üniversitesi
  • İZMİR Ege Üniversitesi
  • İZMİR İzmir S.B.Ü. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi
  • KAYSERİ Erciyes Üniversitesi Mustafa Eraslan ve Fevzi Mercan Çocuk Hastanesi
  • KAYSERİ Kayseri Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  • KIRIKKALE Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi
  • KOCAELİ Kocaeli Üniversitesi
  • KONYA Şehir Hastanesi
  • MANİSA Şehir Hastanesi
  • SAMSUN Ondokuz Mayıs Üniversitesi
  • ŞANLIURFA Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi

GM2 GANGLOİSİDOZ (TAY SACHS VE SANDHOFF)

3 farklı tipi mevcuttur.

Tay-Sachs hastalığı (B varyant): HEXA geni 15. kromozomdaki mutasyona bağlı.

Sandhoff hastalığı (0 varyant): HEXB genindeki mutasyona bağlı.

GM2 aktivatör protein defekti (AB varyant): GM2 aktivatör protein genindeki (5.kromozomda) mutasyona bağlı ortaya çıkar.

Hastalık hem anneden hem babadan otozomal resesif (çekinik) kalıtılır.

TAY-SACHS

beta-heksozaminidaz alfa- subuniti mutasyonu sonucu Heksozaminidaz A (alfa-beta heterodimer)

SANDHOFF

beta*heksozaminidaz beta- subuniti mutasyonu sonucu Heksozaminidaz A ve B (beta beta homodimer) görülür.

Infantil (bebeklik) form en sık görülen formudur.

Klinik: Bulguların görülme yaşı ile sınıflandırılmaktadır.

İnfantil Form: Olgularda 4-6 aylarda kuvvet kaybı ve kas zayıflığı en erken bulgusudur.

Tipik sese karşı (hiperakuzi) aşırı reaksiyon irkilmek görülür.

Tipik olarak göz muayenesinde ‘’kiraz lekesi’’ görülür.

İlerleyen dönemlerde olgularda körlük oluşur.

İlerleyen dönemlerde eklemlerde sertlik hareket kısıtlılığı, yutma güçlüğü ve nöbetler görülebilir.

Baş büyüklüğü (makrosefali) saptanabilir.

Hastal arın sinir sisteminin aşırı etkilenmesi nedeni ile genellikle vefatlar gıdaların solunum yoluna kaçması (aspirasyon pnömonisine) bağlı gelişir.

Sandhoff hastalığında bu bulguların yanında diğer organlarda etkilenme ile organomegali ve kemik bulguları nadir de olsa görülür.

Geç İnfant (bebeklik) ve Juvenil (çocukluk) Form (B1 Varyant):

Çoğunlukla hekzosaminidaz A enzim eksikliğine bağlı görülür.

2-10 yaşından itibaren bulgular başlar.

Denge, konuşma problemleri, psikomotor kötüleşeme, eklem sertliği ve hareket kısıtlığı ve nöbet izler.

Gözdeki kiraz lekesi bulgusu genellikle görülmez.

Kronik Adult (erişkin) Form:

Farklı bulgularla kendini gösterir.

Denge kas tonusu bozuklukları, kas güçsüzlükleri, psikozis (olguların %30-50’sinde), tekrarlayan depresyon, göz hereketlerinde sorun ile birlikte seyreden bulgular görülür.

Metabolik Yönetim:

GM2 gangliosidoz  katabolizması için GM2 aktivatör protein gerektirmektedir.

Hekzosaminidaz A (alfa-betaheterodimer) GM2 ye bağlanması için GM2 aktivatör proteine ihtiyacı vardır.

Heksozaminidaz B ise hekzosamin içeren diğer diğer glikolipitleri ve glikoproteinleri metabolize eder fakat GM2 gangliosidozu hidrolize etmez.

Tay-Sahcs’da alfa- subuniti defektine bağlı sadece Hekzosaaminidaz A defekti vardır.

Sandhoff’da ise beta- subuniti mutasyonu sonucu Heksozaminidaz A ve B defekti vardır.

GM2 protein aktivatör eksikliğinde enzimler normal işlev görür.

Tüm tiplerde nöronlarda GM2 ganliozid madde birikimi görülür.

GM2 birikimi bebeklik formlarında çok fazla olmakla birlikte çocukluk ve erişkin formlarda nadir görülür.

Sandhoff olgularında ise karaciğerde ve diğer organlarda da birkimi görülür.

Genetik:

HEXA geni, HEXB geninde, GM2 aktivatör protein geninde (5.kromozom)

Tanı:

Tay-Sachs ve Sandhoff hastalığı ayırıcı tanısı lökosit ve fibroblast kültürlerinde enzim tayini ile yapılmaktadır.

Kesin tanı genetik ile konulmaktadır.

GM2 protein aktivatörü eksikliğinde invitro hekzosaminidaz A aktivitesi normaldir.

MRG’da periventriküler beyaz cevherde minimal T2 sinyal artışı görülebilir.

Tedavi:

Kesin bir tedavisi yoktur.

Konvulzyon tedavisi standart tedavi edilmelidir.

Geç başlangıçlı Tay-Sachs formlarında miglustat tedavisi verilebilir. Etkinliği net değildir.

Gen  terapisi deneme aşamasındadır rutin kullanımı henüz yoktur.

Tay Sachs ve Sandhoff tanı, tedavi ve takibi için merkezimize başvurabilirsiniz. Merkez bilgilerimiz için tıklayınız.

Bu konu hakkında bize soru sorabilirisiniz.

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: image.png

GM1 GANGLİOSİDOZ

Bir tür lizozomal depo hastalığıdır.

Hücre içindeki lizozom adı verilen organellerin içinde çeşitli maddelerin metabolize edilmemesi ve birikmesi sonucu ortaya çıkar.

Otozomal resesif (çekinik) olarak kalıtılır. Hastalık hem anneden hem babadan geçiş gösterir.

Hastalık bulgularının görülme yaşına göre klinik olarak farklılık göstermektedir.

Tipik Erken İnfantil Bbebeklik) Form (Tip1): (enzim aktivitesi %0.1)

Yaşamın ilk bir haftasında bebeklerde kas gücü zayıftır (hipotoniktir).

Hastaların baş kontrolü yoktur. 3-6. Aydan itibaren sinir sistemi gelişimi tamamen durur.

Beslenme güçlüğü ve büyüme gelişme geriliği görülmektedir.

Çoğu bebekte kaba yüz görünümü ve ödem mevcuttur.

Bunun yanında büyük dil, kaba diş etleri, burun kökü basıklığı mevcuttur.

Karaciğer ve dalak büyüklüğü her zaman mevcuttur.

Omurga kemiklerinde eğrilik (skolyoz, kifoz) sık görülür.

Yaşamın bir kaç ay sonrasında göz bebeklerinde titreme (nistagmus) sıklıkla görülür.

%50 olguda göz muayenesinde göz arkasında (retinada) kiraz lekesi görülmektedir.

Zamanla kas gevşekliği yerini eklem sertliğine (spastisite) bırakır.

1 yılın sonunda olgular hızlı nörolojik kötüleşme, konöbet, yutma sorunları ve2 yaş öncesinde de vefat görülür.

Geç infantil (bebeklik) form (tip 2):

12-18.ayda bulgular başlar.

Yürümede güçlük oturma ve ayakta durmakta güçlükle kendini gösterir.

Hızlı ilerleyen ağır el ve bacaklarda kuvvet kaybı görülebilir.

Erken infantil tiplerinde görülen kaba yüz görünümleri (dismorfik bulgular) ve karaciğer büyüklüğü genellikle görülmez.

Görme genellikle etkilenmez.

Kronik geç form (tip 3): (enzim aktivitesi %10)

Çocukluk adölesan veya erişkin dönemde görülebilir.

Konuşma problemleri ve kas tonus problemleri en sık bulgulardır.

Bilişsel bozukluk görülebilir.

Göz bulguları yoktur.

Kemik bulguları beklenmez. Hastalığın ilerleyişi çok yavaştır.

Metabolik Yönetim:

GM-1 gangliosidoz Lizozomal asid -galaktosidaz eksikliği ile meydana gelir.

GM1 gangliosidoz hastalarında dokularda glikoprotein derişye-oligosakaridler, GM1 gangliozid ve keratan sülfat maddeleri birikmektedir.

GM1’de esas birikimi beyin dokusundadır.

İlerleyen dönemlerde böbrek etkilenimi bu hastalarda görülenilmekte, idrarda protein atılımı buna bağlı ödem ve vücutta sıvı birikimi olabilmektedir.

Genetik:

GLB1 (3p21.33) 50’den fazla mutasyon bildirilmiştir.

Fenotip-genotip ilişkisi bildirilmemiştir.

Tanı:

Periferik yaymada lenfositlerde vokuolizasyon kemik iliğinde  köpüksü histiyositler görülür.

İdrarda muopolisakkaris analizinde keratan sülfat atılımı artmıştır.

Esas tanı -galaktosidaz enzim düzeyi tayini ile konur.

Tedavi ve Klinik takip:

Özel tedavi maalesef yoktur.

Substurat redüksiyon tedavisi (miglustat) özellikle adult onset formlarda denenebilir, fakat etkinliği belirgin değildir.

Hastalarda görülen nöbetler için nöbet ilaçları kullanılabilmekte, yatağa bağımlı ve hareket kısıtlılığı nedeni ile fizik tedavi almaları gerekmektedir.

Hastalar maalesef ilerleyen zamanlarda solunum cihazı ile takip edilmekte ve beslenme sorunları nedeni ile tüp ile beslenmeye (Nazogastrik sonda, Perkütan gastrostomi) geçilmektedir.

GM1 gangliosidoz tanı, tedavi ve takibi için merkezimize başvurabilirsiniz. Merkez bilgilerimiz için tıklayınız.

Bu konu hakkında bize soru sorabilirisiniz.

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: image.png

METAKROMATİK LÖKODİSTROFİ

Klinik: Metakromatik lökodistrofi (MLD) sinir sistemini tutan bir lizozomal depo hastalığıdır.

Hastalık hem anneden hem babadan geçmektedir. Otozomal resesif (çekinik) olarak kalıtılmaktadır.

Geç infantil form (Geç bebeklik formu):

En sık görülen formudur.

Bulgular 1-2 yaşında başlar. Olguların çoğu yürüyebilir. %15’i ise yürüyememektedir.

Hastalar ilk bulgu olarak 14-16. Aylarda yürümede ve sıralama güçlük ve düşme şikayetleri ile gelir.

Fizik muayenede kas zayıflığı (hipotoni), periferal sinir sistemi tutulumuna bağlı reflekslerin alınamaması dikkat çeker.

Zamanla ayağa kalkma ve yürüme hastalarda imkansız hale gelir.

Konuşma güçülüğü, zeka geriliği, körlüğe neden olan göz tutulumları ilerleyen dönemlerde bitkisel yaşam ve vefat gerçekleşir.

Juvenil Form (Çocukluk Formu):

3-14 yaş arasında bulgular başlar okul başarısızlığı, davranış problemleri, algılama bozukluğu görülür.

Yürüme bozuklukları, serebellar ataksinin (dengenin sağlamaması) eşlik ettiği sinir sistemi bulguları görülebilir.

Daha nadir olarak nöbet görülebilir.

Adult Form (Erişkin Form):

İki farklı klinik tipte görülür:

1. Motor bulguların ön planda olduğu, denge, kas tonusunun etkilendiği hasta grubu.

2. Davranış ve psikiyatrik bulgular (şizofreni gibi) ön plandadır. Unutkanlık ve sinir sistemi tutulumu ilerleyen dönemde tabloya eklebilir.

Metabolik Yönetim:

Sulfatidlerin ve diğer sülfatlanmış glikolipitlerin lizozom içinde metabolize edilme sorun vardır.

Arilsülfataz-A enzim eksikliğine bağlı görülür.

Sap-B ile arilsülfataz A birlikte çalışarak etki gösterir. Bu yüzden Sap-B eksikliği de MLD tablosuna neden olabilmektedir.

Sulfatidler MLD hastalarında böbreklerde de birikerek idrardan sülfatid atılımına neden olmaktadır.

Genetik:

80’den fazla mutasyon belirtilmiştir.

ARSA geninde 22q13 kromozomda eksprese olur.

459+1G>A: ağır fenotip

P426L: hafif fenotip

I179S: hafif fenotip

Tanı:

Motor sinir iletim hızı azalmıştır.

Erişkin formlarda ise her zaman sinir iletim hızı etkilenmez.

Beyin MR’ı görüntülemede beyaz cevherdeki görünüm önemlidir. (iki taraflı simetrik değişiklikler T2 ağırlıklı görüntülemede diffüz hiperintens alanlar, T1 ağrılıklı görüntülemede hipointens görünüm mevcuttur.)

Beyincik küçülmesi görülmesi sıktır.

Arilsülfataz A enziminin eksikliğinin gösterilmesi ve ARSA gen mutasyonu saptanması tanıda önemlidir.

İdrar sulfatid düzeyi ölçümü tanı açısından önemli bir tetkiktir.

Sap-B eksikliğinde arilsülfataz A düzeyi normal saptanır. Bu hastalarda Genetik olarak PSAP genine bakılmalıdır.

Tedavi:

Hastalığı tamamen ortadan kaldıran bir tedavi yoktur.

Eklem sertliklerinin tedavisi ve ağrılar için radikülopati yapılabilir.

Bazı hafif etkilenmiş hastalarda kemik iliği nakli uygunlanmıştır. Yavaş progresyon gösteren juvenil ve adult formlarda faydalı olabilir. Kemik iliği naklinin sinir sistemi üzerine etkisi kısıtlıdır.

MLD tanı, tedavi ve takibi için merkezimize başvurabilirsiniz. Merkez bilgilerimiz için tıklayınız.

Bu konu hakkında bize soru sorabilirisiniz.

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: image.png

Hekimler için-Hipofosfatazya

Hekimler için-Lizozomal asit lipaz eksikliği (Wolman Hastalığı)